YAHUDANIN suçu demir kalemle, elmas uçla yazıldı;
2. yüksek tepeler üzerinde, yeşil ağaçlar yanındaki mezbahlarını ve
Aşerlerini oğulları anarken, onların yürek levhasına, ve mezbahlarınızın
boynuzlarına oyuldu.
3. Ey kırda olan dağım, senin sınırlarının hepsinde, malını, bütün
hazinelerini, ve yüksek yerlerini, suçtan ötürü çapula vereceğim.
4. Ve sana verdiğim mirasını, sen kendin bırakacaksın; ve sana bilmediğin
diyarda düşmanlarına kulluk ettireceğim; çünkü öfkemde ebediyen yanacak ateş
tutuşturdunuz.
5. RAB şöyle diyor: İnsana güvenen, ve beşeri kendisine bazu edinen, ve
yüreği RABDEN ayrılan adam lânetlidir.
6. Çünkü çöldeki ılgın ağacı gibi olacak, ve iyilik geldiği zaman
görmiyecek, ancak çöldeki kurak yerlerde, kimsenin oturmadığı tuz diyarında
oturacak.
7. Ne mutludur o adam ki, RABBE güvenir, ve onun güvendiği RABDİR.
8. Çünkü suların yanına dikilmiş ağaç gibi olacak, o ağaç ki, ırmak
kenarında köklerini salar, ve sıcak gelince korkmaz, ve yaprağı yeşil olur; ve
kuraklık yılında kaygı çekmez, ve meyva vermekten geri kalmaz.
9. Yürek her şeyden ziyade aldatıcıdır, ve çok çürüktür; onu kim
anlıyabilir?
10. Ben, RAB, herkese yollarına göre, işlerinin semeresine göre vermek için
yüreği eşelerim, gönlü denerim.
11. Kendi yumurtlamadığı yumurtaların üzerine oturan keklik nasılsa,
haksızlıkla servet kazanan da öyledir; günlerinin yarısında onu bırakır, o da
sonunda divane olur.
12. Makdisimizin yeri, başlangıçtan yükseltilmiş izzet tahtıdır.
13. Ya RAB, İsrailin ümidi, seni bırakanların hepsi utanacak. Benden
ayrılanlar toprağa yazılacaklar, çünkü RABBİ, diri suların kaynağını,
bıraktılar.
14. Ya RAB, bana şifa ver, ve ben şifa bulurum; beni kurtar, ve ben kurtulurum;
çünkü övündüğüm sensin.
15. İşte, onlar bana: RABBİN sözü nerede? haydi gelsin, diyorlar.
16. Ben ise senin ardından çoban olmaktan kaçınmadım; ve belâ gününü ben
dilemedim; sen bilirsin; dudaklarımdan çıkan senin gözünün önünde idi.
17. Bana dehşet olma; belâ gününde sığınacak yerim sensin.
18. Beni kovalıyanlar utansınlar, fakat ben utanmıyayım; onlar yılgınlığa
düşsünler, fakat ben düşmiyeyim; belâ gününü onların üzerine getir de, iki kat
kırgınla onları kır.
19. RAB bana şöyle dedi: Git, ve Yahuda kırallarının girip çıktıkları
kavmım oğullarının kapısında, ve bütün Yeruşalim kapılarında dur;
20. ve onlara de: Ey Yahuda kıralları, ve bütün Yahuda, ve Yeruşalimde
oturanların hepsi, bu kapılardan girenler, RABBİN sözünü dinleyin;
21. RAB şöyle diyor: Canınızı sakının, ve Sebt günü yük taşımayın, ve
Yeruşalim kapılarından içeri getirmeyin;
22. ve Sebt günü evlerinizden yük çıkarmayın, ve hiç iş yapmayın; ve Sebt
gününü, atalarınıza emrettiğim gibi takdis edin.
23. Fakat dinlemediler, ve kulak asmadılar, ve işitmesinler, ve ders
almasınlar diye enselerini sertleştirdiler.
24. Ve vaki olacak ki, Sebt günü bu şehrin kapılarından içeri yük
getirmemek, fakat Sebt gününde hiç iş yapmıyarak onu takdis etmek için beni
iyice dinlerseniz, RAB diyor;
25. o zaman kırallar, ve reisler, Davudun tahtı üzerinde oturanlar,
arabalara ve atlara binenler, kendileri ve reisleri, Yahuda erleri ve
Yeruşalimde oturanlar, bu şehrin kapılarından girecekler; ve bu şehir ebediyen
yerinde kalacak.
26. Ve Yahuda şehirlerinden, ve Yeruşalimin çevresinden, ve Benyamin
diyarından ve Şefeladan*, ve dağlıktan, ve Cenubdan yakılan takdimeler ve
kurbanlar, ve ekmek takdimeleri, ve günnük getirerek, ve şükran takdimeleri
getirerek RABBİN evine gelecekler.
27. Ve Sebt günü Yeruşalim kapılarından girmiyerek, ve yük taşımıyarak Sebt
gününü takdis etmekte beni dinlemezseniz; o zaman onun kapılarında ateş
tutuşturacağım, ve Yeruşalim saraylarını yiyip bitirecek, ve sönmiyecek.
* Sahil ovasının şarkında bulunan dağlık yer.